BREAKING NEWS
latest
Diyet zayıflama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Diyet zayıflama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Aralık 2020 Cumartesi

Diyetle verilen kiloyu korumanın şifreleri!

Çok aç kalınarak yapılan diyetlerin tehlikelerine dikkat çeken Medical Park Gebze Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Kenan Yıldırım, "Gereğinden çok az besin aldığımızda önce hareketlerimizi azaltır, sonra organlarımızı daha az enerjiyle çalışmaya yönlendiririz. 

Diyet bitiminde bir anda çok yemeye başlayınca, besinlerle aldığımız fazla enerji vücutta bu kez yağ olarak depolanır. Bir süre sonra tekrar zayıflama diyeti uyguladığımızda ise daha yavaş kilo veririz, zayıflama sürecimiz eskiye göre daha uzar. Buna 'ağırlık döngüsü' denir ve günün birinde kişi artık aldığı kiloları yitiremez duruma gelir" dedi.

Diyetle verilen kiloların tekrar alınmaması, diyetin kendisinden daha zor bir durum olarak bilinir. Pek çok kişi diyetle zayıflamayı başarsa da, sonrasında yaptıkları bazı beslenme hataları sonucunda geçmişe göre daha fazla kilolu olarak hayatına devam etmek zorunda kalabilir. Peki diyetle zayıflayan bir kişi, ulaştığı ağırlığı koruyabilir mi? Medical Park Gebze Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Kenan Yıldırım, çok merak edilen bu sorunun yanıtını verdi.

Kendinizi açlığa mahkûm etmeyin

Uzun süre fazla yiyecek sınırlaması yapmayan, kendini açlığa mahkûm etmeyen, ölçülü ve dengeli beslenen, hareketli yaşam biçimini kazanan kişilerin diyetle yitirdikleri ağırlığı geri almadan yaşamlarını sürdürebileceğini belirten Medical Park Gebze Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Kenan Yıldırım, 'Sıkı diyet uyguladım, zayıfladım, artık eski beslenme sistemime geri dönebilirim" şeklinde düşünenlerin ise verdiği kiloları hızla geri almasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Zamanla vücut kilo veremez hale gelir

Diyetisyen Kenan Yıldırım, yarı aç kalarak hızlı şekilde zayıflama sırasında metabolizmanın az enerji harcamaya uyarlandığını, bu nedenle sağlıksız bir kilo kaybı yaşandığını vurgulayarak şu açıklamalarda bulundu: "Az besin alındığında doğal olarak daha az harcanır. Bu bir nevi 'Ayağını yorganına göre uzat' deyiminin karşılığıdır. Az paran varsa, az harcayarak yaşamını sürdürmeye çalışırsın. Bedenimiz de öyledir. Gereğinden çok az besin aldığımızda ilk önce hareketlerimizi sınırlar, daha sonra organlarımızı daha az enerjiyle çalışmaya yönlendiririz. Diyet bitiminde çok yemeye başlayınca besinlerle alınan fazla enerji, yağ olarak depolanır. Birey bir süre sonra tekrar zayıflama diyeti uyguladığında daha yavaş kilo verir, zayıflama süreci daha uzun olur. Buna 'ağırlık döngüsü' denir ve günün birinde birey kazandığı ağırlığı yitiremez duruma gelir."

Kısa sürede zayıflatan diyetlerden uzak durun

Kısa sürede zayıflamak amacıyla sık diyet yapmanın ağırlık denetimi için en büyük tehlike olduğunu işaret eden Diyetisyen Kenan Yıldırım, "Uzun bir süre zarfında beslenme alışkanlığındaki olumsuz yönleri değiştirerek, yaşam biçimini biraz daha hareketli duruma getirerek zayıflayan bir kişinin tekrar eski durumuna dönmesi söz konusu değildir" diye konuştu.

Kilo koruma programı için temel besinler

Kilo koruma programı için diyet esnasında yaptığımız aktivitelerimize devam ederek düzenli sporumuzu yapmalıyız. Kısacası, aldığımız enerjiyle harcadığımız enerji arasındaki dengeyi korumalıyız. Düzenli tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklete binmek, kültürfizik yapmalı ayrıca ev ve iş hayatımızda hareketlerimizi arttırabiliriz. Diyetisyen Kenan Yıldırım, kilo koruma programı için almamız gereken temel besinleri şöyle sınıflandırdı:

Protein grubu yiyecekler: Et, az yağlı peynir, haşlama yumurta.

Kalsiyum içeren yiyecekler: Light süt ve kaymaksız yoğurt.

Ekmek ve tahıl ürünleri: Karbonhidrat ağırlıklı ve B grubu vitaminlerinden zengin yiyecekler.

Sebze grubu yiyecekler: Çiğ sebze ve salatalar, sebze yemekleri.

Meyve grubu yiyecekler: Birçok vitamin, mineral ve lif yönünden son derece zengindir ve ayrıca karbonhidrat içerirler. Günlük 3 porsiyonu geçmemeliyiz.

Yağ: Yemeklerde yağ mümkün olduğunca az olmalıdır. Katı yağlardan kaçınılmalı, sıvı yağ kullanılmalı, ayrıca az miktarda yağlı kuru yemiş (fındık, fıstık, ceviz, badem vb.) tüketilmelidir.

Şeker ve şekerli yiyecekler: Bu gruptaki yiyecekler mümkün oldukça az tüketilmelidir.

Evde tatlı krizlerine son veren 12 etkili öneri



Beslenme ve diyet uzmanından 'sağlıklı tatlı' tarifleri ile

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) nedeniyle mümkün olduğunca dışarı çıkmıyor, hatta evden çalışıyoruz. Koronavirüsün oluşturduğu kaygı, sürekli evde kalmanın yol açtığı can sıkıntısı gibi etkenler nedeniyle son günlerde dert yandığımız ve çözüm bulmakta oldukça güçlük çektiğimiz bir sorun var; "tatlı krizleri".

Ancak dikkat! Tatlı krizleri kilo almanın yanı sıra zamanla insülin direnci, kalp hastalıkları ve kiloya bağlı uyku apnesi gibi ciddi sorunları da tetikleyebiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hazal Çatırtan Çobanoğlu tatlı krizlerine çözüm bulmadığımız takdirde bunun bir kısır döngüye girmeye başlayacağı uyarısında bulunarak, "Tatlı krizini atlatmak için alınan basit karbonhidratlar ve evdeki hareket azlığı birleşerek kilo alımına, alınan kilo ve bozulan şeker dengesi de tatlı krizlerine eğilimin artmasına ve tekrar basit karbonhidrat alımına sebep oluyor. Bu döngünün sonu da artan kilonun yanı sıra birçok sağlık problemi olarak karşımıza çıkıyor" diyor.

Acıbadem Altunizade Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hazal Çatırtan Çobanoğlu evde tatlı krizlerine karşı almamız gereken önlemleri anlattı, önemli uyarılarda bulundu.

Öğünleriniz için saatler belirleyin

Evdeyken yeme düzenini oturtmak daha kolaydır. Bu nedenle öğünleriniz için saatler belirleyin ve kendinizi uzun süreli açlıklardan koruyun. Çünkü uzun süreli açlıklar kan şekerinde dalgalanmalara ve dengesizliklere yol açıyor. Bu durum da hem basit karbonhidrat ihtiyacını arttırıyor, hem de insülin direncine zemin hazırlıyor, yani tatlı krizlerine neden oluyor. Bir şeyler yiyeceğiniz vakti bilmek psikolojik olarak sizi rahatlatacak ve atıştırmadan uzak tutacak.

Ana öğünleri geçiştirmeyin

İhtiyacınız olduğu sürece, tam ve dengeli öğünler yapın, yani yemek yiyin. Öğünleriniz karbonhidrat, protein ve yağ içermeli, gün içinde 2-3 ana öğün ve 1-2 ara öğün şeklinde beslenmelisiniz. Eğer geç kahvaltı ettiyseniz ve ihtiyaç hissetmiyorsanız, öğlen yemeğini atlayabilir, ara öğün yapıp, sonrasında da akşam yemeğinizi yiyebilirsiniz. Meyve, süt, kuruyemiş gibi besinler sizi yemeğe oranla daha kısa süre tok tutar. Bu nedenle ihtiyacınız varsa yemek yiyin, böylece tatlı krizi ve yeme ataklarından korunabilirsiniz.

Karbonhidrat kaynaklarından vazgeçmeyin

"Evde ve hareketsiz kalınca genelde ilk kesilen şey karbonhidratlar oluyor, kilo aldırdığına inanıldığı için. Ancak diyetinizden tam tahıllı ekmek/makarna, meyve, kurubaklagil gibi yararlı karbonhidrat kaynaklarını çıkarmayın. Örneğin her öğüne 1 dilim kadar tahıllı ekmek eklemek tatlı krizlerine karşı koruyucu olabiliyor" diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Hazal Çatırtan Çobanoğlu bunun nedenini şöyle anlatıyor: "Tüketilmesi gereken yararlı karbonhidratların alınmaması vücutta bir açığa ve kan şekerinde dengesizliğe sebep oluyor. Bu durum da kişiyi şeker, çikolata ve pirinç gibi basit karbonhidratlara yöneltiyor"

Su tüketme alışkanlığına devam

Tatlı krizlerine karşı günde en az 2 litre su tüketme alışkanlığınıza devam etmeniz de çok önemli, çünkü 'susuzluk' sıkça açlıkla karıştırılıyor. "Bu nedenle tatlı krizi veya açlık hissettiğinizde öncelikle su için" önerisinde bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hazal Çatırtan Çobanoğlu, su içmenin aynı zamanda doygunluk hissi de yaratacağını belirtiyor.

Glisemik indeksi yüksek besinler tüketmeyin

Paketli, şekerli, beyaz undan yapılmış besinlerin, yani glisemik indeksi yüksek besinlerin sık tüketimi kan şekeri dengesizliğiyle sonuçlanabiliyor. Bu tablo da tatlı krizlerine ve bu tarz besinlere olan eğilimin artmasına yol açabiliyor.

Kendinizi oyalayın

Boş kaldıkça yeme isteğimiz daha da artacaktır. Özellikle duygusal yeme özelliğine sahip biriyseniz, sıkıldığınız veya strese girdiğiniz anda canınız tatlı gibi besinler isteyecektir. Dolayısıyla çeşitli el işleri yaparak, kitap okuyarak veya film izleyerek kendinizi oyalamayı ihmal etmeyin.

Evde abur cubur bulundurmayın

Evde abur cubur cinsi paketli besinlerin bulunması, canınızın tatlıları daha çok çekmesine veya ilk kriz anında onları tüketmenize sebep olabiliyor. Evde glisemik indeksi yüksek paketli yiyecekleri bulundurmamanız en doğru yaklaşım olacaktır.

Elinizin altında sağlıklı alternatifler bulundurun

Bazen ne yaparsak yapalım krizler kaçınılmaz olabiliyor. "Böyle zamanlarda en azından sağlıklı, doğal, belki ev yapımı ve glisemik indeksi düşük alternatifler bulundurmak, bu krizlerin tekrarlanması ihtimalini azaltacaktır" diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Hazal Çatırtan Çobanoğlu, sağlıklı alternatifleri şöyle sıralıyor: "Meyve, kuru meyve barları, meyve bazlı enerji topları, ev yapımı meyveli pudingler, şekersiz çikolatalar bu kurtarıcılar arasında sayılabilir".

Meyve tüketiminde porsiyona dikkat!

Meyve, tatlı krizlerine karşı kurtarıcı olsa da, günde 3 porsiyonu geçmek karın bölgesinde yağlanmayı arttırıyor ve insülin direncine zemin hazırlıyor, özellikle de hareketimizin azaldığı bu dönemde. O yüzden meyveyi porsiyon dahilinde tüketmeniz; meyve barı, puding vb yiyecekler tükettiğinizde de bunları meyve porsiyonu olarak saymanız gerektiğini unutmayın.

Yoğurda tarçın ya da keçiboynuzu tozu ekleyin

Evde kaldığımız süreçte kilo almamak adına çok düşük kalorili beslenmek, öğün atlamak, detoks yapmak gibi uygulamalar karbonhidrat açığı yaratıp daha çok tatlı krizine sebep oluyor. Sütlü kahve, tatlı krizi anında en iyi kurtarıcılardan. Ayrıca gün içinde tükettiğiniz yoğurt, süt veya yulafa 1 çay kaşığı tarçın veya keçiboynuzu tozu eklemek de tatlı krizlerine karşı koruyucu olacaktır.

Yeterli ve kaliteli uyku şart

Yetersiz uykunun leptin (tokluk hormonu) seviyesini düşürmesi, ghrelin (açlık hormonu) seviyesi ve endokannabinoid adı verilen bir kan yağı çeşidini arttırması nedeniyle açlık ve tatlı krizlerini tetiklediği çalışmalarda gösterildi. Her gün düzenli olarak 7-9 saat arasında kaliteli bir uyku, tokluk hissinin baskın olmasını sağlayacağı için tatlı krizlerinizin tetiklenmesini de önleyebiliyor.

Evde kalın ama hareketsiz kalmayın

Fiziksel aktivitenin, tokluk hormonu leptini etkileyerek doygunluk hissi yarattığını ve kalori alımını azalttığını gösteren pek çok çalışma mevcut. Fiziksel olarak aktif olmanız halinde stres azalacak, tokluk hormonu devreye girecek ve tatlı krizleriniz tetiklenmeyecektir.

Sağlıklı 3 tatlı tarifi


Tarif 1: Kakaolu Avokadolu Puding

Malzemeler: 1 adet olgun avokado, 1 adet büyük iyi olgunlaşmış muz, kakao.
Hazırlanışı: Avokado ve muzu küçük parçalar halinde doğrayıp, iyice blenderdan geçirin. Ardından içerisine kakao ekleyip karıştırın. Bu tarifle 2 kase pudinginiz olacak. Dilerseniz bu tarifi sadece muzla da yapabilirsiniz. İçerisine tercihinize göre; bal veya pekmez de koyabilirsiniz, ancak kase başına 1 çay kaşığını geçmesin.

Tarif 2: Şekersiz Fıstık Ezmeli Muzlu Pankek

Fıstık ezmesi malzemeleri: 100 gr tuzsuz yer fıstığı,4-5 çorba kaşığı yarım yağlı süt, 1-2 tatlı kaşığı bal, 1 çimdik tuz.
Pankek malzemeleri: 1 adet yumurta, yarım su bardağı yarım yağlı süt,yarım veya tam muz, 1 çorba kaşığı yağ, 1-2 çay kaşığı tarçın, çay kaşığının ucuyla tuz, 1 paket vanilya, yarım paket kabartma tozu, tam buğday unu.
Hazırlanışı: Yer fıstığı ve sütü blenderden geçirip, balı ve tuzu ekleyin. Kaşıkla biraz karıştırıp yine blenderize edin. Kısmen pürüzsüz bir kıvam elde ettiğinizde ezmeniz hazır olacak. Ardından pankekin tüm malzemelerini karıştırın. Karışım boza kıvamına gelinceye kadar yavaş yavaş unu ekleyin. Sonrasında ister tavada, ister waffle makinesinde pişirin. En son, pankek üzerine 1 tatlı kaşığı fıstık ezmesi sürüp, birkaç dilim de muz yerleştirerek tüketebilirsiniz.

Tarif 3: Kakaolu Yulaf Topları

Malzemeler: 1 yumurta, 1 muz, 3 çorba kaşığı laktozsuz süt, 3 çorba kaşığı pekmez,
2 silme çorba kaşığı kakao, 1 silme yemek kaşığı keçiboynuzu tozu, 3 su bardağı (240 gram) yulaf.
Hazırlanışı: Muzu iyice ezin, yulafları blenderle un haline getirin. Tüm malzemeleri bir kaba aktarıp, homojen hale gelinceye dek yoğurun. Yapışmayan bir kıvam aldığında, ceviz büyüklüğünde toplar yapıp, yağlı kağıda dizin. 170 derecede 15 dakika kadar fırınlayın.

Kilo vermede hiçbir besin tek başına yeterli değildir

Yaz yaklaşırken kilo vermek isteyenlerin birçoğu şok diyetler, bitkisel olduğu iddia edilen haplar ya da çaylar, detoks içeceklerine başvuruyor. 

Hiçbir besin, çay, karışım veya hapın tek başına yağ yakmayı sağlamayacağını söyleyen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Diyetisyen Emre Can Karakaşlı, sağlıklı ve doğru bir şekilde kilo verebilmek için yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı ile birlikte düzenli egzersizin gerekliliğine dikkat çekiyor.

Baharın gelmesi ve havaların ısınmasıyla beraber mucize yaratması beklenen diyetler, çaylar, karışımlar da tekrar gündeme gelmeye başladı. İçinde ne olduğu bilinmeyen çaylar, detoks suları, bitkisel haplar ve şok diyetlerin sağlık için büyük risk oluşturduğunu hatırlatan Diyetisyen Emre Can Karakaşlı, "Hiçbir besin, çay, karışım veya hap tek başına yağ yakmanızı sağlamaz. Sağlıklı ve doğru bir şekilde kilo vermek istiyorsak mutlaka hayatımızı bir düzene sokmalı, her besini doğru miktarda tüketmeliyiz. Egzersizi alışkanlık haline getirmeliyiz.

Kilo vermek için pazartesiler gelir geçer, siz yeter ki kendinize inanın ve güvenin. Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığıyla beraber düzenli egzersizi hayatınıza kattığınız zaman sonuca çok daha rahat ulaşabilirsiniz" diyor. Bazı besinlerin kışın alınan kilolardan kurtulmak için yardımcı olabileceğini de belirten Karakaşlı, bu besinleri ise şöyle sıralıyor:

Yoğurt: Düzenli tüketildiğinde mide ve bağırsaklar için çok yararlı bir besin ve iyi bir kalsiyum kaynağı olan yoğurt, aynı zamanda kilo vermeye de yardımcı oluyor. Her gün iki kase yoğurt tüketmek kilo vermeye destek sağlıyor.

Yumurta: Yüksek oranda protein içeren bir besin olan yumurta, tok tutma özelliğinden dolayı diyetlerin vazgeçilmezi . Her gün kahvaltıda bir adet haşlanmış yumurta tüketmek daha sağlıklı bir beslenme düzeni takip etmenize yardımcı olur.

Yulaf ezmesi: Diyetlerin vazgeçilmezi olan ve yüksek oranda lif içeren yulaf ezmesi süt veya yoğurt ile tüketildiğinde hem enerji veriyor hem de uzun süreli bir tokluk sağlıyor.

Tarçın: Detoks sularının olmazsa olmazı, kilo verdiren baharatların gözbebeği tarçının kilo kaybındaki en büyük etkisi kan şekeri düzenleyici olması. Tokluk hissi verdiği için ani yemek krizlerini engelliyor ve kilo kaybında yardımcı oluyor.

Sirke: Kahvaltıdan önce bir su bardağı ılık suyla tüketilen sirke, metabolizmayı uyarıyor ve tokluk hissi sağlıyor.

Elma: İçerdiği yüksek oranda mineral ve vitaminlerle elma, zengin bir lif içeriğiyle tokluk hissi oluşturmada faydalı oluyor.

Brokoli: Brokoli yüksek oranda lif ve su içeriğinden dolayı diyette vazgeçilemeyen bir besin. Çok düşük bir kaloriye sahip olan brokoli, tokluk hissimizi arttırıyor ve daha uzun sürede daha düşük kalori almanızı sağlıyor.

Somon: Sağlıklı kilo vermeye yardımcı olan somon, hem protein hem de önemli yağ asitleri içeren zengin bir besindir.

Kuruyemiş: Kuruyemişler iyi birer lif, vitamin ve protein kaynağıdır. Yağ bakımdan zengin oldukları için mutlaka doğru miktarda tüketilmesi gereken kuruyemişler, kilo vermeye yardımcı oluyor.

Depresyonun beslenme ile ilişkisi

Dünya genelinde ortalama 350 milyondan fazla insanın etkilendiği depresyonla sağlıklı beslenerek nasıl başa çıkılacağı veya semptomları nasıl hafifletileceğiyle ilgili sizleri bilgilendireceğim.

Depresyon,ilgi veya keyif kaybı, kendini yorgun ve suçlu hissetme veya daha az değer görme, bozulmuş uyku ve yemek düzeni, kötü konsantrasyon ve üzüntü haliyle karakterize olup kalıcı veya geçirilebilir mental bir hastalıktır. Bu hastalıktan uzaklaşmanın en kolay yolu bizlerin her zaman tekrarladığı sağlıklı bir yaşamdan yola çıkarak olur. Fiziksel aktivitenizi arttırarak, sağlıklı gıdalar tüketerek, sigara ve alkolden uzak durarak, kendinize zaman ayırıp sevdiğiniz hobilerle uğraşarak depresyondan uzaklaşma imkanınız vardır. Yalnız en çok unutulan nokta depresyondaki bir birey hiç birşey yapmak istemeyecektir.

Uyku düzeni bozulunca yemek düzeni bozuluyor ve vücudun ihtiyacı olan enerji alımı olmadığı için birey spor veya yürüyüş yapacak enerjiyi bulamamaktadır. Böyle bir durumda beslenmeyle ilgili nokta atışı düzenlemeler yaparak vücudun ihtiyacı olan enerjiyi toplamanızda size yardımcı olacak önerilerde bulunacağım ve işe yaradığını kendi gözlerinizle göreceksiniz.

Beyaz Şeker ve Fruktoz Şekeri İçeren Her Besinden Uzak Durulmalı

Sadece çayıma şeker atmıyorum şeklinde içinizi rahatlatabilirsiniz fakat paketli olan her ürünün içinde birçok kimyasal maddeyle birlikte yüksek oranda şeker kullanılmaktadır. Şeker tüketiminin depresyonla pozitif etkisi olduğu altı ülke arasında yapılan kesitsel bir çalışmada net olarak görülmüştür.

Mineral ve Vitamin Eksiklikleri Olumsuz Etkilemektedir

Vücutta herhangi bir eksik besin öğesi olduğu zaman vücut ister istemez strese giriyor bu durum da depresyonu maalesef beslemektedir. Öncelikle vitamin ve mineral eksikliği olup olmadığının kontrolü yapılmalıdır. C, B1, B3, B6, B12 vitaminleri ve folat, çinko, selenyum gibi minerallerin eksikliği depresyonda olan bireylerde çok sık karşımıza çıkmaktadır. B vitaminleri, D vitamini ve balık, zeytinyağı, sebze ve meyve tüketiminin depresyona olumlu etkisi olduğu görülmektedir.

Omega-3 Yağ Asidi

Halk üzerinde yapılan çalışmalarda omega-3 yağ asidi düzeyleri düşük olan bireylerde depresyon görülme sıklığı daha fazladır. Bazı klinik çalışmalarda depresyon tedavisinde kullanılan antidepresanların yanında omega-3 takviyesinin alınması iyileşme sürecine faydası olduğu gözlenmiştir. Günümüzde balık tüketiminin azalmasıyla birlikte pek çok insanda omega-3 eksikliği görülmektedir. Bu durumda haftada en az 2 kez balık tüketimi önermekteyiz.

Kahve ve Yeşil Çay Tüketimi

Kahve tüketimi seratonin hormonunun salınımını kolaylaştırdığı düşüncesiyle önerilmektedir ama her zaman dediğimiz gibi miktar her zaman önemlidir. Günde 3 kupadan fazla içilmemesi gerekmektedir. Yeşil çay içinse dopamin ve noradrenalin düzeylerini artırdığı gerekçesiyle depresyonda tedaviye yardım edici etkisi olduğu görülmektedir. Günde 4-5 fincana kadar tüketilebilir.

Dyt. Beyza Karabulut

23 Ocak 2016 Cumartesi

Kadınların kilo vermesini engelleyen 6 bahane

Son derece dikkatli yiyen, yaptığı diyete sadık, yürüyüşüne, egzersizlerine özen gösteren bir başkasını tanımıyorsunuz kendinizden başka. Ama ne var ki hala kıyafetlerinizin içine giremiyor ve göbeğiniz sizden önde gitmesine engel olamıyorsunuz! Kadınların kilo vermeyi işte böyle sabote ediyor:

1. Kıtlık hissi
Bir anda çok fazla kalori eksiltmek vücudun aldıklarını yakmasına değil depolamasına yol açar. Aniden büyük bir açlıkla karşı karşıya kalan vücut, kıtlık zamanı sinyalleri vermeye ve önemli işlevleri için harcamak üzere, kas kitlesinden de yakmaya başlar.

Çözüm: Evet, kilo kaybetmek için kalori kesmeniz gerek, ama hepsini değil. Etkili bir kilo verme için size önerimiz, çareyi ölüm diyetlerinden değil, bol bol egzersiz yapmakta aramanız.

2. Ya hep ya hiç
Sizin felsefeniz ya hep ya hiç. Yani ya salatalığın dilimlerini sayıyorsunuz ya da hiç hesapsız, büyük hamburger mönüsünü elmalı tartla tamamlıyorsunuz.

Çözüm: Önemli olan, rejim yapmayı, sadece belirli bir süre devam ettirilecek bir kür değil, yaşam boyu izlenecek bir yaşam biçimi gibi görmeniz.

3. Hızlı yemek
Hızlı yemek yiyen kişilerin mideleri, daha beyne doymuş olduğu sinyalini veremeden çok fazla yemekle doldurulmuş oluyor.

Çözüm: Ağzınıza aldığınız her lokmadan sonra çatalınızı tabağınızın kenarına bırakın ve yavaş yavaş çiğnediğiniz lokmanız bitene kadar tekrar elinize almayın.

4. Beyaz ekmek
Rafine edilmiş beyaz ekmek, makarna ve pirinç çeşitleri çok az lif içerir. Az lifli yiyecekler yerine, bol lifli olanları tercih etmeniz metabolizmanız için çok daha iyi.

Çözüm: Beyaz ekmek, makarna, pirinç ve patates gibi lif oranı düşük yiyecekler kan şekerini hızla yükseltir. Uzmanlar bunların yerine kepekli ekmek ve lif açısından zengin yiyecekleri tüketmenizi öneriyorlar.

5. Egzersiz
Egzersiz tabii ki kilo vermek için vazgeçilmez, ama siz pizzaları hamburgerleri güzelce tüketirken tek başına yetmez.

Çözüm: Egzersiz yapıyor olmanın rahatlığıyla yiyeceklere sarılmayın. Özellikle porsiyonların miktarı en çok dikkat etmeniz gereken nokta.

6. Aç ve susuz
Kilo vermeye çalışanların en yakın dostu, sudur. Toksinlerden arınmak, kasların canlılığını korumak ve metabolizmanızın hızlanmasını sağlamak suyun görevidir. Su sayesinde sıcak yaz günlerinde daha rahat egzersiz yapmanız da mümkün.

Çözüm: Güne bir sürahi su doldurarak başlayın ve günün sonuna kadar bunu bitirmeyi hedefleyin.