BREAKING NEWS
latest
Aşk Sevgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşk Sevgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Şubat 2016 Cuma

Erkeğin kalbini kazanma yöntemleri

Görür görmez sizi etkileyen erkeğin kalbini kazanmak için ne tür taktikler uygulamanız gerektiğini biliyor musunuz? Alçak sesle konuşmak, hafifçe tebessüm etmek gibi zamanın kalp kazanma yöntemlerini öğrenmek istiyorsanız yazımızı okuyun…

Bir dönem, flört rehberleri inanılmaz popülerdi. Kadınlar ve erkekler birbirini etkilemeye çalıştıkları sürece de popüler olacak. Fakat bu rehberlerin çoğunda birbirleriyle çelişkili ifadeler var.

Aslında flörtün doğası kişiden kişiye değişiyor. Özellikle sizin ve karşınızdaki erkeğin verdiği tepkiler, aranızdaki iletişimin nasıl gelişeceğini belirleyen en önemli etkenler. Tabii, zaman ve mekân da bir o kadar önemli. Ancak görünen o ki, yeni kuşak genç kadınlar ve erkekler için flörtün anlamı epey değişti.

Sezgilerinizi kullanın

Artık zaman sınırlı ve kimsenin uzun oyunlara vakti yok. Üstelik imaların yerini isteklerin açıkça dile getirilmesi, annelerimizin zamanındaki romantik düşlerin yerini de cinsel dürtüler aldı. Yine de bazı doğrular temelde hiç değişmiyor ama biçim değiştirdikleri kesin. Neyse ki her duygusal ilişkinin hala bir flört evresi var.

Peki, acaba eski yöntemlerin hangisini kullanmaya devam etmeli, komik duruma düşmemek için hangisinden uzak durmalıyız? Bunu anlamak için hem iyi bir gözlemci olmalı hem de sezgilerimizi iyi kullanmalıyız.

Alçak sesle konuşun

Bunun sizi daha etkileyici ve seksi kılacağını düşünseniz de gürültülü bar ve kulüplerde söylediklerinizin hiçbir şekilde anlaşılmaması tehlikesi var. Üstelik konuşma biçimine takılırsanız sohbetin içeriğini de kaçırabilirsiniz.

Her insan gibi sizin de kendinize ait özel bir ses tonunuz ve konuşma biçiminiz var, bunu nereye kadar saklayabilirsiniz ki? Bu noktada ne söylediğinizin nasıl söylediğinizden çok daha önemli olduğu ve söylediklerinizin kişiliğiniz, sosyal konumunuz, zekânız ve birikiminiz konusunda karşı tarafa çok önemli ipuçları sunduğunu unutmayın. Ama siz yine de alçak sesle konuşmaya özen gösterin.

Konuşurken gülümseyin

Hala geçerliliğini koruyan bir flört taktiği. Ama tüm konuşma boyunca sırıtarak gülünç bir konumuna düşmemek için zamanlamayı iyi ayarlamak gerekir. Şen kahkahalarınızı sonraki aşamalara saklayarak hafif tebessüm edebilirsiniz. Ayrıca asla alaycı davranmayın çünkü henüz karşınızdaki erkeği yeterince iyi tanımıyorsunuz ve onun neyi kaldırıp, neyi kaldıramayacağını bilmiyorsunuz.

Bakıp, gözlerinizi kaçırın

Karşınızdaki erkeği etkilemek için bakışlarınızı uzun süre onun üstünde yoğunlaştırmayın. Çünkü bu durumdan rahatsız olabilir. Bunun yerine sevimli bir bakış atın ve daha sonra gözlerinizi kaçırın. Böylece onda daha gizemli bir etki bırakmış olursunuz.

İlk hareketi ondan bekleyin

Evet, bekleyebilirsiniz çünkü aranızda zaten bir elektriklenme olduysa bunu kısa bir süre içinde yapacak ve bu sizin kendinize olan güveninizi artırıp heyecanınızı yenmenizi sağlayacaktır. Hangi çağda yaşarsak yaşayalım bir erkeğin bir kadının yanına gidip konuşmaya başlaması daha kolay ve onlar nasıl bir diyalog kuracaklarını sanki doğuştan biliyorlar. Fakat eğer cesur bir kadın olduğunuzu kendinize kanıtlamak gibi bir amacınız varsa elbette siz de laf atıp sohbeti başlatabilirsiniz.

Bedeninizle sinyal gönderin

Kullanılabilir bir yöntem ama sinyallerin türünü iyi belirlemeniz gerek. Mesela elinizle saçlarınızı karıştırmanız etkileyicidir. Ama dudaklarınızı yalamanız ya da parmağınızı sürekli ağzınızda tutmanız en hafif tabirle komik olur. Ne de olsa bir Playboy kızı değilsiniz. Hangi jestin karşınızdaki erkeğin hoşuna gittiğini birkaç küçük denemeyle bulmalı ama bu jesti yaparken doğal görünmeye çalışmalısınız.

31 Ocak 2016 Pazar

Siz hangi aşıklardansınız?

Aşk, belki de insanoğlunun en çok peşinde koştuğu duygu. Ama aşktan aşka da fark var; kimi kısa zamanda başlayıp saman alevi gibi yaşanıp bitiyor, kimi uzun yıllar sürüp gidiyor. Peki sizin aşkınız hangisi?

Acıbadem Eskişehir Hastanesi’nden psikolog Orhan Öztürk aşkın 7 tipi olduğunu söylüyor.

Tarih boyunca romancılar, şairler, düşünürler, sanatçılar aşk konusundan ilham almış, aşk hakkında sayısız eser yarattılar ve yaratmaya devam ediyorlar. Ama aşk yalnızca sanatçıların konusu değil. bilim insanları da son 50 yıldır sistematik şekilde inceliyorlar. Psikologlar aşık olmanın insan duygu, düşünce ve davranışındaki etkilerini daha iyi anlamak için modeller geliştirirken; sinirbilimciler aşkın psikobiyolojik kökenini keşfetmek adına önemli deneyler yapıyor ve karşılaştırmalı metodlarla insanlarla hayvanları kıyaslayarak hangi organik süreçler aşkın doğasını idare ediyor sorusuna yanıtlar vermeye çalışıyorlar. Artık günümüzde aşk bilimi üzerine kitaplar yazıyor, sempozyumlar düzenliyor hale geldik. “Aşkın 7 hali” ise yüzlerce aşk kuramından yalnızca biri...

Platonik aşklar, patolojik (hastalıklı) aşklar, karasevda gibi durumlar haricinde aşk, iki kişi arasında yaşanan ortak bir süreç. Aynı aşıklar gibi aşklar da doğuyor, büyüyor, şekil değiştiriyor ve ölüyor. Bu aşklarda üç farklı özellik ve bu özelliklerin birbiriyle ilişkisi 7 aşk tipini ortaya çıkarıyor. Bu üç özellik şöyle sıralanıyor: “Yakınlık, Tutku ve Bağlılık”. 7 aşk tipini daha iyi anlayabilmek için bu üç temel özelliğin daha detaylı bilinmesi gerekiyor.

Yakınlık: Taraflar arasında kurulan karşılıklı duygusal bağ olarak ifade edilebiliyor. Yakınlık özelliği sayesinde ilişkide sıcaklık, samimiyet, duygusal destek, iletişim, anlayış, huzur, beraber geçirilen zamandan keyif alma durumları gelişiyor.

Tutku: Tutku aşkın psikofizyolojik boyutu olarak tarif ediliyor. Heyecanlanma, sevgilinin yanında olunca soluğun kesilmesi, kalp çarpıntısı, genel bir uyarılmışlık hali, enerji artışı, erotizm, fiziksel çekicilik, dikkatin sevgiliye odaklanması ve takıntılı şekilde sevgiliyi düşünme gibi özelliklerle kendini belli ediyor.

Bağlılık: Çiftler arasındaki karşılıklı bağımlılık, her şeye rağmen birlikte olmayı isteme, ortak bir hayat hedefi oluşturma ve sürdürme özelliği olarak açıklanıyor.

Bu üç temel özellikten her birinin tek başına veya diğer özelliklerle birlikte bulunması durumlarında 7 farklı aşk tipi oluşuyor:

1) Sadece “bağlılık” (Boş aşk): Tutku ve yakınlığın olmadığı, sadece hayat birlikteliğinin olduğu birliktelikler. Bu durum özellikle görücü usulü ile evlenme ve beşik kertmeliğinin yaygın oluğu toplumlarda (ve tabii ki ülkemizde) sıklıkla görülüyor. Bu tip boş aşk´lar ilerleyen dönemlerde diğer özelliklerin etkilenmesiyle şekil değiştirebiliyor; aynı şekil dolu aşklar da zamanla tutku ve yakınlık boyutunu yitirip boş aşk’a dönüşebiliyor.

2) Sadece “tutku” (deli dolu aşk): Genelde çoğu aşığın ilk planda ve en heyecanlı hissettiği, cicim aylarının deli dolu yaşandığı, desteğini erotizm ve cinsellikten alan aşk. Yakınlık özelliği de geliştiğinde bu deli dolu aşklar romantik aşklara evrimleşiyor; aksi taktirde yakınlığın ve bağlılığın olmadığı durumlarda genellikle kısa sürüyor. Bu kişiler birkaç gün veya hafta evli kalıp hemen boşanma davası açabiliyor ya da 40´lı yaşlarında beşinci eşinden de ayrılabiliyorlar.

3) Sadece “yakınlık” (arkadaşça aşk): Yakınlık ve hoşlanma dışında tutku içermeyen, uzun süreli olmayan aşklar. Bu tip aşkta taraflar genellikle partnerlerine ilişkin cinsel çekim hissetmezler. Arkadaşça aşklarda kısa süreli iyi anlaşma, “kardeş gibi sevme”, geçici heves, bittiğinde hemen unutma ama hatırlandığında saygı duyma gibi hallere sıklıkla rastlanıyor.

4) “Yakınlık” ve “tutku” (romantik aşk): Hem fiziksel çekimin hem de ruhani çekimin yoğun hissedildiği aşklar. Romantik aşklarda duygu yoğunluğu ve sevilen kişinin arzulanması ilişkinin dolu dolu hissedilmesine sebep oluyor. Geçmişteki unutulmayan aşk deneyimleri genellikle bu tip aşklardan kaynaklanıyor. Ancak ne fiziksel çekicilik ne de yakınlık hissi, ilişkinin kalıcı olması açısından tek başına yeterli olmuyor.

5) “Yakınlık” ve “bağlılık” (dostluğun paylaşıldığı aşk): Çiftlerin birbirine yoğun yakınlık hissettiği, saygı ve sevgi çerçevesi içinde her türlü duygusal ve düşünsel paylaşımın engellenmeden yaşandığı, ancak fiziksel çekimin olmadığı aşklar. Uzun yıllar evli kalıp hiç münakaşa etmeyen, dışardan bakıldığında resmiyet görünümünün belirleyici olduğu, dengeli ve tutarlı birliktelikler sıklıkla bu tip birlikteliklerde görülüyor. Zamanla arzu ve fiziksel çekimin azaldığını hisseden çiftler de dostluğun paylaşıldığı aşk evrenine geçiş yapabiliyor. Bu tip durumlarda sadakatsizliklere de sıklıkla rastlanıyor. “Eşimi çok seviyorum ama artık bir şey hissetmiyorum” veya “30 sene beraberlikten sonra artık çekim hissedemiyorum” tarzı ifadelerin bulunduğu bu aşklar kimi zaman aşırı kıskançlıklara da gebedir.

6) “Bağlılık” ve “tutku” (arzu dolu aşk): Beraberliği ve evliliği uzun süre devam ettirmenin altındaki temel dürtünün arzu olduğu aşklar. Yakınlık faktörünün olmaması bu tip ilişkilerde ihtilafların ve tartışmaların belirgin olmasına yol açıyor, çünkü taraflar genellikle anlayışsız, bencil, yapıcı iletişim becerilerinden yoksun ve sabırsız oluyorlar.

7) “Tutku”, “yakınlık” ve “bağlılık” (eksiksiz aşk): Her üç boyutun da tamam olduğu, ideal aşklar. “Mükemmel çift, ruh ikizi, hayatımın aşkı” ve benzeri tanımlamaların yapılabilmesi için tutku, yakınlık ve bağlılık boyutlarının eksiksiz şekilde beraber bulunması zorunlu sayılıyor. Eksiksiz aşk, aşıklara müthiş bir ilişki deneyimi sunuyor. Eksiksiz aşkı elde etmenin zor, ancak devam ettirmen daha da zor olduğu biliniyor. İlişkiyi canlı tutmak için çaba sarfetmek, özverili olmak, etkili ve empatik iletişim sağlamak, sürprizlere açık olmak, cinsel açıdan aktif olmak, saygı ve anlayışı her şeyden üstün tutmak gerekiyor.

23 Ocak 2016 Cumartesi

Ayrılmanız gerekiyor!

Artık birbirinize daha fazla zarar vermeden ayrılmanız gerektiğini anlatan 8 madde!

İlişkinizde birbirinize zaman ayırın demenin yükü ağırdır. Zaten bu tavsiyeye ihtiyacınız varsa artık sizin için ayrılık çanları çalıyor demektir. Peki sizin ilişkiniz ne durumda? İşte artık birbirinize daha fazla zarar vermeden ayrılmanız gerektiğini anlatan 8 madde!

Sürekli kavga ediyorsunuz!
Karşınızdaki insanın ters ve iyi yönlerini anlamak ve birlikte yaşamak oldukça zordur. İlişkiler kabul ediyoruz çok kolay değil. Ama sürekli kavga ediyorsanız, artık biraz mola verme zamanınız gelmiş olabilir. Bir ilişki mutlu ve huzurluyken iyidir. Ne kendinizi ne de erkek arkadaşınızı üzmeye değer...

Konuşmuyorsunuz!
Erkek arkadaşınız ve siz artık konuşamıyor musunuz? Her olayda ya da her sıkıntınızda sürekli içinize atıyor durum daha da kötüye gitmesin diye susuyor musunuz? Ya da artık konuşacak bir ortak konu mu bulamıyorsunuz? İşte bu hiç iyi bir işaret değil. Bir araya geldiğinizde bir şeyler paylaşamıyorsanız, ilişkiniz hakkında biraz düşünmeniz gerekir.

Cinsel hayattan ne haber? 
İlişkilerde seksin öneminden bahsetmemize gerek yok sanırım. Bu sizi yakınlaştırmakla kalmaz aynı zamanda daha güçlü bağlar kurabilmeniz için ilişkinizdeki samimiyeti de artırır.

Kendinizi uzak mı hissediyorsunuz? 
Erkek arkadaşınızdan hep uzak olduğunuzu mu hissediyorsunuz? Artık onun kim olduğunu bile tahmin edemiyorsunuz. Kendinizde ona danışacak, sarılacak ya da güvenecek cesareti bulamıyor musunuz? Demek ki artık siz bir çift değilsiniz ve onun sizin hayatınızda bir önemi yok.

Uyuşamıyor musunuz? 
Hayatınızda farklı yönlere ilerlediğinizi mi düşünüyorsunuz? Farklı öncelikleriniz mi var? Bu birbirinizden uzaklaşmaktan çok artık sizin uyuşamadığınızı gösterir.

Farklı odalar, farklı yataklar... 
Yatmadan önceki konuşmalar belki de en samimi ve en içten olduğunuz sohbetlerdir. Fakat bunu en son ne zaman yaptınız? Ya da ne zamandır birlikte yatmıyorsunuz? En son ne zaman seks yaptınız?

Ayrılığı mı hayal etmeye başladınız? 
Ayrılığa hazır olduğunuzu anlamanın tek yolu, ilişkinizi gözden geçirdiğinizde onun olmadığını hayal etmektir. Bu ilişkinin geleceğini düşünürken onsuz hayaller ve hedefler kurabiliyorsanız, o artık sizin için olsa da olur olmasada...

Mutlu değilsiniz! 
Son olarak bu ilişkide siz mutlu değilseniz, kimseyle bir arada olmanız için hiçbir sebep yok. Sürekli ayrılmanın yollarını arıyor, onun yanlış bir hareketini ya da açığını bekliyorsanız, artık ona birşeyleri açıklamanın zamanı geldi. Daha fazla iki tarafında üzülmemesi için ondan ayrılmak istediğinizi söyleyin.

6 Mayıs 2014 Salı

Erkeklerin Gözüyle "İdeal Kadın" Tipi...

Erkeklerin gözüyle 'ideal kadın'ın özellikleri bir listede toplandı. Bu listeye göre, ideal kadın olmak için 15 ayrı özelliğe sahip olmak gerekiyor. Makyajdan alışverişe, vücut tipinden alışkanlıklara kadar pek çok  konuda ideal kadının özellikleri şöyle sıralandı:

• İdeal bir kadının okuma alışkanlığı olmalı. Erkekler gazetelerin sadece ilk ve son sayfalarını okuyan ve gündemi takip etmeyen kadınları sohbet arkadaşı olarak görmüyorlar.

• Telefonla gerektiği kadar konuşmalı. Kadınların telefon konuşmalarını saatlerce uzatmaları erkeklerin sinirlerini bozuyor.

• Ağır makyaj yapmaktan, aşırı parfüm ve çok çarpıcı ojeler kullanmaktan kaçınmalı. Böyle görünen kadınlar daha çok ilgi çekse de erkeklerin tercihi doğal ve masum güzellikten yana oluyor.

• Televizyon dizilerine bağımlı olmamalı. Yaşamını bu dizilere göre programlayan ve bu saatlerde dünyadan kopan kadınları anlayamayan erkekler, doğal olarak onlardan uzaklaşıyorlar.

• Lüks tutkunu olmamalı, alışveriş sırasında da mantığını koruyabilmeli. Taksit imkanı var diye eve gereksiz eşyalarla dolu paketler taşımamalı.

• Alkol ve sigaradan uzak durmalı. Beğendikleri kadınları aynı zamanda birer anne adayı olarak gören erkekler kötü alışkanlıkları olan kadınlardan içgüdüsel olarak uzaklaşabiliyorlar.

• Formuna dikkat etmeli. Ama her yemeğe ‘diyetteyim’ diye başlamamalı. Çünkü bu erkekleri en çok sıkan kelimelerden biri…

• Evi ya da odasını oyuncaklarla doldurmamalı. Sadece görüntüsü güzel diye evi hiçbir işe yaramayan eşya kalabalığına boğmamalı.

• Türkçe’yi kötü kullanmamalı. Bol bol yani, filan, şey gibi kelimeler kullanan ve argo konuşan kadınlar yerine etkili ve tane tane bir konuşma her zaman daha çekici geliyor.

• Sadece kızlarla değil erkeklerle de arkadaş olabilen kadınlar, erkeklere daha çekici geliyor. Böyle kadınlarla daha kolay ve iyi iletişim kurabiliyorlar.

• Çocuk taklidi yaparken itici olmamalı. Kadınların şirin olmak adına yaptıkları küçük çocuk taklitleri yerinde ve dozunda olmadığında erkeklerde ters tepki yaratabiliyor.

• Kıskanç olmamalı. Sevgilisini sürekli sorgulayan ve takip eden kadınlar, kendilerine güvenmedikleri mesajını vererek çekiciliklerini kaybedebilirler.

• Erkeğin her şeyiyle ilgilenmemeli. Bazen annesinden daha ileriye geçerek, erkeğin her işiyle ilgilenen kadınlar, aradaki büyünün bozulmasına ve erkeğin kaçmasına neden oluyorlar.

• İç dünyasında huzurlu olabilmeli. Geçmişte yaşadığı psikolojik sorunları ve ailesel problemleri çözümleyememiş kadınların, erkeklerin gelecek planlarına girmeleri zorlaşıyor.

• Kendi ayakları üzerinde durabilmeli. Hiçbir işlerini bir erkeğin yardımı olmadan yapamayacağını düşünen kadınlar, erkeklerde önceleri bir koruma duygusu yaratsa da bir süre sonra bu duygu sıkılmaya dönüşüyor.